26 Şubat 2013 Salı

Hocalı Katliamı

21 yıl önce 1992 yılı, 25 Şubat gecesi Ermeni çeteleri ve ordusu, Hocalı'ya girerek çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden, soydaşlarımızı işkenceyle öldürdü. Bu olay insanlık açısından kara bir leke olmasının yanıdna Türk Dünyası ve Azerbaycan halkı için de en acılı günlerden biri olarak kaldı. 

"İnsan haklarının bir numaralı savunucusu" rolünü oynayan Batı ise  her zaman olduğu gibi katliamı görmezden geldi. 



"12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti"

10 bin nüfuslu Hocalı'da, olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. O gece Ermeni silahlı birlikleri Hankedin'de bulunan ve komutanlarının çoğu Ermenilerden oluşan 336. Alayın zırhlı silah ve askerlerinin yardımı ile Hocalı kasabasını yerle bir etti.

Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:

"Dağlık Karabağ'ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk'ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam'a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti."

Ermeni zalimlerinin yaptığı Hocalı katliamında aralarında 106 kadın, 63 çocuk 70 de ihtiyarın bulunduğu 613 kişi hayatını kaybetti. Aynı zamanda katliam esnasında 1275 kişi esir alındı. Bunlardan 150'sinin akıbeti halen bilinmiyor.


"BM ve Batı tepkisiz kaldı"

Bu katliam neticesinde onlarca aile yok edildi.

Gelişmelere seyirci kalan Birleşmiş Milletler ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermediler.

Ermenilerin Mayıs 1992'de Nahçıvan'a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıkladı.

Uluslararası toplum, ancak Ermenilerin nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer'e saldırmasıyla harekete geçti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi.

Kararın ardından AGİT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı.
(Kaynak: www.ulusalkanal.com.tr) 

21 Şubat 2013 Perşembe

Tüfek, Mikrop ve Çelik

Tüfek, Mikrop ve Çelik

Jared Diamond
Çev. Ülker İnce
TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2002



Mükemmel bir kitap. Kesinlikle okunmalı. Bulabilirseniz tabi...
Kitabı okuyunca göreceksiniz. Ama ilginizi çekmesi için yazarla yapılan ropörtajdan bir alıntı yapmak istiyorum: 
Yayın Dünyasından Adem Uludağ soruyor, Türk okurlarına söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Jared Diamond: Kitabım Tüfek, Mikrop ve Çelik yakında 34 dile çevrilmiş olacak. Bu diller arasında yaygın dillerin yanı sıra görece daha az sayıda insanın konuştuğu Baskça, Ukraynaca ve Vietnamca gibi diller de var. Çoğu ülkede kitap halkın hemen ilgisini çekti; çünkü farklı toplumların tarihte nasıl olup da farklı yollar izlediği sorusu çok açık, ama cevaplanması da bir o kadar zor bir soru. Türk okuyucularım için Türkiye’nin dünya tarihindeki, sadece son bin yıldaki değil, 10.000 yıl önce tarımın ortaya çıkışındaki önemini de tekrar vurgulamak isterim."

Türk'lüğünden utanan Avrupa ya da Arap hayranlarına duyurulur.